Hayrullah Eraslan – Türk Halk Şiirinde Uç Beyi; Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç’u hece vezni ile Halk şiirinin son yüzyıldaki en büyük temsilcisi olarak
görürsek doğru ama eksik tanıtmış oluruz. O aynı zamanda zalime ve zulüme karşı çelik gibi
sağlam bir duruşun adıydı. Diğer yandan bir haberciydi. Yaşadığı dönemin önünde ki zaman
diliminde yaşanacaklarla ilgili öngörüleri yüksekti. Olacakların haberciydi.
Abdurrahim Karakoç’un şiirlerini Dadaloğlu’na, Karacaoğlan’a bazıları da Fuzûlî’ye
benzettiler. Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihni, Nef’î, Seyrani ve Dertli’den daha iyi
olduğunu söyleyenler de oldu. Oysa ki Abdurrahim Karakoç sadece kendisi idi. Halk şiiriyle
kendine has bir tarz ve köşe oluşturmayı başarmıştı. Hece ölçüsünü ustaca kullandı. En güzel
aşk, tabiat ve yergi şiirlerini yazdı. Çok güçlü ironiye sahip ve imajları kendine hastı. Şiirleri
daha yaşarken dilden dile dolaşıyordu. Tarihin altın sayfasına geçecek ölümsüz eserler verdi.
Abdurrahim Karakoç hiciv yazdı. Oysa hiciv, zor bir sanattır. Düşman kazanma sanatıdır.
Zeka ister, bilgi ister, hepsinden de cesaret ister. Hiciv şiirleri yüzünden başları giden çok şair
olmuştur. Abdurrahim Karakoç’ta bu tehlikeli mayınlı yollarda çekinmeden yürümüştür. Nasıl
dursun ki. İktidarların, iri kıyım ana muhalefet partilerinin, ihtilal cuntacılarının, akademik
cübbelilerin, züppe entelektüellerin, yargıyı katleden hukukçuların, sermaye avcılarının, üç
kağıtçıların, dalkavuklarının karşısında hakkı ve hakikati dile getiren bir Karakoç vardı.
Korkusuzdu. Bunların karşısında durmayı imanî bir vecibe olarak görüyordu. Bu yüzden
hakkında 30’un üzerinde dava açıldı ve hepsinden berat etti. Duruşmalarında avukat bile
tutmadı. Çünkü davasında haklıydı. Mücadelesi kendisi için değildi. Çünkü onda milleti için
bir adanmışlık vardı.

Abdurrahim Karakoç, büyük bir değerdi. Hakkında en fazla konuşulan ama en az yazı yazılan
şairdi. Bunda Abdurrahim Karakoç’un duruşu etkiliydi. Çünkü çok sert bir duruşu vardı.
Sosyal içerikli şiirleri ağırdı. Abdurrahim Karakoç ile aynı karade bulunmaktan çekinenler
çok fazlaydı.
Doğrulukta, dürüstlükte, hak ve hakikat noktasında bükülmez çelik bilekti. Çok sağlam bir
kişilikti. Şiirlerinde ise Allah vergisi bir yetenek. Çok güçlü bir ironisi vardı. Kullandığı
imgeler kendine özgüydü. Bu yüzden Halk şiirleriyle kendine bir köşe, bir kutup oluşturmayı
başardı. Yaşadığı dönemde taklit edilen ve imrenilen bir şairdi.
Üstad Abdurrahim Karakoç’ta Allah vergisi bir yetenek olduğunu söyledik. Ayrıca o bir
haberciydi. Gelecekte ki öngörüleri yüksekti. Türk halkının ince damarını yakalamıştı ve
bunu şiirlerinde işliyordu. Çünkü kendisi de halktan biriydi. Milletimiz Abdurrahim
Karakoç’ta kendini buldu. Üstad onların temsilsiydi. Bu yüzden şiir kitapları 1 milyonun
üzerinde sattı. Bu yüzden şiirleri dilden dile dolaştı. Mihriban, dohtur beg, hakim beg, isyanlı
sükut, bayramlar bayram ola, hak yol İslam yakacağız ve onlarca şiiri hala bu halkımızın
ezberinde, dillerinde.

Abdurrahim Karakoç’un kendine ait bir dünya görüşü vardı ama şiirlerinin hepsi incelendiği
zaman görülecektir ki bu coğrafyada ki bütün insanları kuşatıyor. Bu sağcı olsun, solcu olsun.
Alevi olsun, Sünni olsun. Haksızlığa uğrayan, zulüm görenin ideolojisi olmaz. Karakoç,
jakoben sisteme karşıydı. Kendisini ayrıcalıklı gören zümreye ve halkı sömürenlere.. Kendisi
halkının safındaydı ve uç beydi. Siper etmişti kendini …

Üstad

Abdurrahim Karakoç’un siyasi çizgisi Türk- İslam tarafındaydı ama onun sosyal
içerikli şiirlerini bugün kendini solcu olarak kabul eden kesim tarafından büyük beğeniyle
okunur.

Abdurrahim Karakoç’un ‘Hasan’a Mektuplar’ şiirleri sadece Türkiye’de değil. Bulgaristan
ve Rusya (SSCB) ‘Kominist Bizim Radyo’ tarafından sık sık propaganda amaçlı olarak 1970-
1980 yıllarında okunurdu.
Abdurrahim Karakoç aramızdan ayrıldı. Ama Ölümsüz şiirleri hep var olacak. Bu değerin
kıymetini bilmemiz lazım. Onu tanıtmak ve anlamak için çok adımlara ihtiyaç var.
Abdurrahim Karakoç için kendi adınca Ankara merkezli ya bir vakıf yada dernek kurulmalı.
Bu kurumsal tüzel kişilik oluştuktan sonra ‘Abdürrahim Karakoç Şiir Yarışmaları’
düzenlenmeli. Belli dönemler de ise panel ve konferanslar yapılmalı. Abdurrahim Karakoç’un
yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da tanıtımı yapılmalıdır. Mekânı cennet olsun…

Bir Cevap Yazın