“Mustafa Çalık hocamıza sevgi ve saygısını her fırsatta dile getiren HaberTürk Televizyonu Genel Müdürü Veyis Ateş ile Mustafa Çalık ve Türkiye Günlüğü Dergisi ekseninde samimi bir mülakat yaptık. Ateş, “Mustafa Çalık ve Türkiye Günlüğü; ülkenin bir döneminin fikir ve düşünce açlığını gidermiştir.”
Röportaj : Murat Açıkgöz
Ses-çözüm: Erkan Kayman
Yarın Dergisi: Mustafa Çalık ile tanışma süreciniz nasıl başladı?
Veyis Ateş : Aslında ben Mustafa Çalık hocamı 1990’lı yılların ortalarından itibaren Türkiye Günlüğü Dergisi ve dergideki yazıları ile bilirim. O zamanlar, yani 1995’ler desek doğru olur; Türkiye’nin, şimdiki tabir ile ‘’Eski Türkiye’nin’’, bol koalisyonlu hükümetleri tecrübe ettiği, hem milliyetçi, hem dindar grupların dışlandığı zamandı. Bir türlü̈ normale dönemeyen Türkiye’nin orta yerinde, Türkiye Günlüğü Dergisi inanılmaz perspektif üreten bir dergiydi. Dergideki görüşler, hassaten Mustafa Hoca’nın görüşleri bana çok derin ufuklar açmıştır. Bir yerlerde arşivi hala durur. Sonra bir duraklamaya uğradı aboneliğim ya da düzenli Türkiye Günlüğü alışım. Sonrası da gel zaman git zaman 2010’un öncesinde, eski çalıştığım yayın kuruluşu olan TVNET’te, hocayı bir kere ağırlamıştım. O zaman kendisi aynen yazılarında da olduğu gibi çok etkilemişti beni. Televizyonda görünürlüğü çok yoktu o zamanalar hocanın, sonradan televizyonlarda daha sık yer almaya başladı. Orada kendisiyle bir temasımız oldu. Daha sonra ben Ankara’ya temsilci olarak atandığımda Ekim ayıydı. 2015’in Ekim veya Kasımında hemen gidip tanıştığım ve ziyaret ettiğim kişidir kendisi. Sonrasında o Ankara’daki Türkiye Günlüğü Dergisinin olduğu, kendisinin de yazıhanesinin bulunduğu binaya epey bir her cuma akşamı gittik. Çünkü̈ cuma sohbetlerinde -Erzurum’dan getirtiyordu galiba- İspir Fasulyesi olurdu, hem yemekler yenir, hem hoca sohbet ederdi. Biz de, Ankara’nın o bürokratik, diplomatik ve akademik hayatının içerisinden 50-60 kişi toplanır Mustafa Hocayı dinlerdik. Orada böyle yakın sohbetlerine çok katılma imkânım oldu. Her zaman olduğu gibi yani öncesinde, yazılarında, burada da sohbetinde de çok faydalandım hocadan. Çünkü̈ o zamanlar Ankara’ya yeni gelmişim, çok çalışıyorum, gerek akademik gerek siyaset haberleriyle zaman geçirirken, hocayla bir derinlik kazanmaya çalışıyorum. Yani olup bitenin tarihsel arka planı bize bir perspektif verirdi. İstanbul’a döndüğümde de irtibatımız kesilmedi. Öyle bir hukuk inşa ettik hocamla. Ayda bir gidemesem hemen telefonlaşır hal hatır sorardık.
Yarın Dergisi: Yakın zamanda görüştünüz mü̈?
Veyis Ateş : Yakın zamanda görüştüm. Rahatsız etmek de istemedim tedavi gördüğü süreçte. Son aradığımda hatta yanında yakınlarından biri vardır onla görüşeyim bari bir haber alırım dedim. Demişler ki işte “Veyis Ateş arıyor,” Mustafa Çalık; “Neden gelmedi?” demiş. Ne kadar mahcup oldum. Sonra ne rahatsızlığı, sohbet edelim biraz, dedi. Öyle bir uzun sohbet ettik, herhalde bir, bir buçuk ay kadar olmuştur. İlk öğrendiğimde çok müteessir oldum. Facebook’ta paylaşmıştı. Onu sonra aldım, ben de kendi sosyal medya hesaplarımdan paylaştım. Hani “sağ olun beni arıyorsunuz, ediyorsunuz ama ben de çok telefonla görüşemiyorum. Ama Türkiye Günlüğü Dergisi ve Cedit Yayınlarındaki hassasiyetinizle alakayı kesmezseniz daha çok memnun olurum” diye bir mesajı vardı, ondan da çok müteessir olmuştum. En son görüşmemiz, evet, bir, bir buçuk ay önce telefonlaydı.
Yarın Dergisi: Mustafa Çalık sizin için neyi ifade ediyor? Mustafa Çalık sizin için, Türkiye için ne ifâde eder, ediyor?
Veyis Ateş : Mustafa Çalık benim için çok yerli bir adamdır, insandır, kahramandır. Yerliliğinin altını şundan dolayı çiziyorum. Kemal Tahir merhumdan etkilenmiş̧ bir isimdir. Yerliden çok buralıdır. Buralı kelimesi çok hoşuma gider. Bana göre “buralılık” ifadesinin karşılık bulduğu sağdan say: beş on; soldan say beş̧ on adam vardır. Bu yazarların, fikir- düşünce insanlarının başında Mustafa Hoca gelir bu bir. İki; yani entelektüel müktesebatı, fikri kapasitesi etkisinin dışında bir de O’nun en çok bende hayranlık uyandıran tarafı, onca müktesebata -entelektüel müktesebata birikime rağmen- ne biliyim işte bir Gümüşhane sohbeti açtığınızda, bir Gümüşhane muhabbeti açıldığında Gümüşhaneliliği de çok iyi bilmesidir. Sanırım yılın belli zamanlarını orada geçirir. Orada hem fikir dünyasında bin bir düşünce dans ederken onlardan bir fikirler manzumesi de çıkarır. Aynı zamanda Gümüşhane’de, köyünde, memleketinde, şehrini unutmaması, geldiği noktayı unutmaması ve orayı sürekli taze tutması bunu da sohbetlerin arasında bazen bir latife bazen bir dipnot arasında aktararak o geldiği yeri unutmaması benim için çok kıymete şayandır. İkincisi sohbetini yaparken de o doğaçlama -yayımlarımızdaki sohbetlerden bahsetmiyorum o çok başka- ikili sohbetlerimizi yaparken de o doğal akış̧ içerisinde doğal seyri içerisinde hani böyle soğuk bir akademisyen tadında, entelektüel aforizmaları attırmak yerine, inandığı şeyi böyle onun kendine has ve çok yakışan celaletiyle anlatmasıdır. Özellikle de Enver Paşa ve İttihat ve Terakki bahsi geçtiğinde.
Hassaten hassasiyetini çok takdir ederim. Ki buralı bir insan olması, burayı hiç̧ unutmaması saydığım onca entelektüel birikimle beraber inanarak yaptığı anlatımlarda karşı tarafta uyandırdığı tesir benim için Mustafa Çalık denilince ilk akla gelen ve çok etkilendiğim yanlardır.
Yarın Dergisi: Peki Mustafa Çalık’ı özellikle konuk etmenizde bir anlam ya da bir ifade var mı ?
Veyis Ateş : Ben kendisine hassaten duyduğum saygı dediğim gibi 90’lı yılların ortasından beridir var. Bende uyandırdığı, bana verdiği, bana kattıklarından dolayı bende hatırı vardır. Tamamen profesyonelce söyleyeceğim bir şey: Televizyon izleyicisine seveni ve sevmeyeni açısından söylüyorum; derdini, meselesini, kavgasını, davasını, fikrini bu kadar açık bu kadar vazıh bu kadar etkileyici bir biçimde anlatan bir konuşmacı bir hatip olmasından dolayıdır. Fikirsel yakınlığı – uzaklığı o bana kalacak bir şeydir. Ama fikirsel olarak dünya perspektifine baktığı yerden önemsediğim kıymetli bulduğum çok fikirleri vardır. Alıntıları ve belki bir önceki soruya atfen bir şey daha eklemek adına da müthiş̧ bir kelime hazinesini ve kaynak ve referanslarını inanılmaz hatırda ve zihinde tutması da benim için çok kıymetlidir. Dolayısıyla bu üç sebep yada bu iki sebep; derdini ve meselesini çok iyi anlatan bir konuşmacı olması, o birikimi, benim onunla muhakkak yayın yapmalıyım diyebilmemin sebeplerinden.
Yarın Dergisi: Hocanın iştirak ettiği programlardan nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Veyis Ateş : Mustafa Çalık dava adamıdır. Dolayısıyla ne şiş̧ yansın ne kebap çerçevesinde konuşan bir konuşmacı değildir. Derdini gayet açık anlatır, gayet iyi polemikçidir ve bunları yapan bir figür olduğu için, derdini böyle anlattığı böyle sevildiği için gelen tepki ve samimi açıklamalar da iyi ki varsınız tadında gelen tepkilerdi. Entelektüel birikimi olan insanlardan genelde aldığım tepkiler ya siyahtır ya beyazdır. Yani aynı hocanın kendisi gibidir. O anlamda da netliğinin, açıklığının doğal bir sonucudur. Ama teknik anlamda reytinglerden bahsettiğimizde Mustafa hoca, sevenleri ve sevmeyenleri tarafından da dinlenilen, dikkate alınan, eleştirilen, sevilen, övülen bir figür.
Yarın Dergisi: Tekrar yayıncılığa dönecek olursak, Türkiye Günlüğü dergisinin günümüze kadar istikrârını korumasının sebebi sizce nedir?
Veyis Ateş : Tabii bunu dönemsel olarak düşünmekte, belki bölümlere ayırarak anlamakta fayda var. 89 merkez sağın, 80 darbesinden sonra rahmetli Özal’la beraber kapitalist düzende, parasal ve finansal düzende biraz belli konfora erişmeye başladığı bir dönem. 89’lu yılların sonrasında çıkan ve bu kitleye hitap eden yani kitleye dönerek : “Tamam iş buldunuz, ticaret yapıyorsunuz, para kazanıyorsunuz ama bir dakika, yani bir de bu işin bir arka planı var, anlayalım bakalım hep beraber.” diyerek topladığı bir sofradır aslında Türkiye Günlüğü. 90’lı yıllar, yani 89 ila 90’lı yılların ortası, belki 28 Şubat’a kadar da getirsek oraya kadar olan süreci de çok iyi okuyup önceden de belli alarmları vermiş̧ bir dergidir. Sonrasında iletişim kaynaklarının çoğalması, sosyal medyanın çoğalması, bu kadar çok yayın kurumlarının, yayın alanlarının çoğalmasına rağmen Türkiye Günlüğü dergisinin hâlâ karşılığının olması, oradaki açlığın giderildiği anlamına gelir. Türkiye Günlüğü gibi bir dergiden çok rahat beslenebiliyorsunuz. Bunu dediğim gibi dönem dönem belki ayırıp Türkiye Günlüğü nelere karşılık gelir? Nelere hitap etmiştir – etmektedir gibi sorulara bir cevap arayacak olursak; Türkiye’de merkez sağ, milliyetçi sağ veya bunu şöyle toparlayabilirim: Bugün milliyetçi- muhafazakâr veya merkez sağda bulunan insanların Türkiye siyasetinde belli noktaya gelmiş̧, Türkiye’ye fikir hayatında belli bir noktaya getirmiş̧ insanların herkesin mutlaka beslendiği, herkesin mutlaka yolunun düştüğü, herkesin mutlaka gün içinde dönüp bakma ihtiyacı hissettiği ve bu birikime inanılmaz katkı sunmuş̧ olan bir dergidir Türkiye Günlüğü. Türkiye Günlüğü bir açlığın adıdır aslında. Ve bu açlığı da çok iyi doyurduğunu düşünüyorum Türkiye Günlüğü’nün. Umarım hep devam eder.
Yarın Dergisi: Son olarak Mustafa Çalık hakkında duygu ve düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Veyis Ateş : Tabii Hocam kadar taze tutamadığım için net hatırlamıyorum ama aklımda bir laf vardı: Anadolu sırtlanların geçiş yoluna kurulmuş bir yurt olduğu için, devamlı sırtlanlarla uğraşıyoruz. Bugünlerde başka bir sırtlanla uğraşıyoruz. 15 Temmuzda yine sahne aldı ama adı başka olan başkalarıyla, gezisiyle, 17-25’iyle, şurasıyla burasıyla falan filan. Böyle bir yurdun yetiştirdiği böyle bir yurtta yetişen böyle bir yurdun insanlarını aydınlatan Allah, ona hayırlı ömürler versin. Önemli bir isimdir Mustafa Çalık. Açıklığı -konuşma anlamında söylemiyorum- içinden geldiği gibi, inandığı gibi konuşması benim için çok kıymetli. Hatta özel bir şey anlatayım. Bir ara böyle bir şey oldu bir yoğunluk, telefonuna geç mi döndüm veya açamadım mı bir şey oldu, bana gayet sert bir mesaj göndermişti: Açmak istemiyorsan açma, niye beni bu kadar geriyorsun, diye. İşte bu çok hoş̧ bir şeydir, yani şöyle bir şeydir: Mustafa Çalık kimsenin arkasından dolanmaz, arkasından konuşmaz, çat diye yüzüne konuşur. Ben de hemen işim sonrasında arayıp özür beyan ettim, hocamla arayı tekrar düzeltmiştim. Bu açıklığı bu sahihliği insanı rahat ettiren bir şeydir hocanın, yani bağırsa da çağırsa da yüzünüze överse de yüzünüze yererse de hep yüzünüze anlamında. Bunu yazılarında da sohbetlerinde de efendim işte televizyondaki konuşmalarında da hoca böyledir. Az önce bir şey söyledim, yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek için açmak isterim. Hoca burada da olsa burada da konuşsak yayında ne diyorsa, nitel ve nicel açısından söylüyorum, nasıl konuşuyorsa öyle konuşan her yerde aynı tavrı yürüten bir insandır. Mustafa Çalık bu topraklarda yüzyıllarca konuşulacak, kendisine atıfta bulunulacak, Türkiye’nin fikir hayatına, fikirsel gelişimine ve dönüşümüne ilişkin çalışma yapan insanların mutlaka geri dönüp bir baktığı, bakacağı bir fikir insanı olarak Türk fikir ve düşünce dünyasında yerini alacak bir insandır. Ona Allah’tan acil şifalar diliyorum. Geçtiğimiz 1-1.5 ay önce size de anlatmıştım, burada da paylaşmak isterim, beni çok onurlandırdı. Telefonunu inşallah bir yakını açar, hocanın hâlini hatırını sorarım diye açtığımda benim aradığımı öğrenince “telefonu verin ben konuşayım” demesi beni çok mutlu etmişti. Ben de
böyle çok ezilerek mahcup şekilde hocam sizi yormayalım falan desem de uzun uzun sohbet etmiştik. Kendisine acil şifalar diliyorum.Yarın Dergisi: Müteşekkiriz Veyis bey.
Not: Bu röportaj, 5 Eylül 2018 tarihinde yapılmış olup, Yarın Dergisi 7. Sayı Kasım-Aralık 2018’de yayımlanmıştır.